Nihat Veli Yüce
Sedat Peker adım adım sarayın merdivenlerini tırmanıyor. Mehmet Ağar ve ekibi ile başladığı yolculuğunu, Süleyman soylu ile sürdürdü, Binali Yıldırım’ın oğluna oradan Erdoğan’ın özel karanlık ordusunu eğitip donatma işini üstlenen SADAT’a, buradan da Berat Albayrak çetesine uzanan (Bu çetenin basın ayağı Pelikan çetesi) bir suç seceresini kenarından, köşesinden tırtıklayarak Kıbrıs ayağı ile birlikte ortaya koydu. Sıra Erdoğan’a geldi. Bir dahaki video da Erdoğan’ı ile söyleşecekmiş.
Sedat Peker’in kim olduğu, evveliyatında yaptığı icraatları ayrı şeyler. Bu başlı başına ele alması gereken mesele. Tecavüzcüyü, uyşturucu müptelasını gizli tanık haline getirip, sipariş üzerine, adrese teslim hazırlanmış ifadeleri imzalattırıp, buna dayanarak insanları on yıllaca hapseden bir anlayışın, çete, mafya lafınamı inanacağız söylemi, alçakça iki yüzlülük örneğidir. Bu nedenle Saray cenahının bu yönlü savunusunun kıymeti harbiyesi yoktur. Şurası bilinmelidir, Peker bildiklerinin çok azını köşesinden, kıyısından tırtıklayarak anlatıyor. Peker’in bugün ki ifşaatları:
1) Suriye’de BM terör listesinde bulunan El Nusra ile girilen karanlık ilişki ağını, bu ağın Türkiye ayağını SADAT, Berat Albayrak ve saraydaki bürokratlara kadar uzandığını ortaya koydu.
2) Devlet imkanları, yani bu halkın vergileri ile Suriye savaşının finanse edildiğini, fakat burada yapılan ticaretin gelirinin ise Berat Albayrak çetesine gittiğini söylüyor. Kısaca devlet imkanları ve halk çocuklarının kanları üzerinden büyük rantın Berat ve çetesine aktığını söylüyor.
3) Libya’da ihalelerin listesini Erdoğan’ın hazırladığını ve Libya rantınında sarayın istediği bir avuç şirketin ihaleleri aldığını ve rantın bu şirketlere aktığını söylüyor.
4) Türkiye’de bütün ihalelerin beş şirkete (Beşli Çete) verildiğini burada da son tahlilde Erdoğan ailesine akan ranta dikkat çekiyor. Erdoğan’ın ve Binali Yıldırım’ın çocuklarının gemileri ile İsrail’e mal taşındığına değindi.
5) Türkiye’de topluma pompalanan Kürt ve Alevi düşmanlığına dikkat çekti. Bu düşmanlıkla çocukların büyütüldüğünü, kendi yakın çevresinden örneklerle izah etti.
6) Öteden beri saray şürekası için kandan beslenenler derim. Kandan beslenenlerin, şiddet, korku, dehşet psikolojisi ile iç içe geçirdikleri özel savaş aparatı bütün yönleri ile ifşa edilememiştir. Ana çizgileri, hedefleri bilinen bu savaş rantının, bu kandan beslenme halinin uluslararası yargı mekanizmalarını harekete geçirecek somut bir ifşanın, olayın içinde bulunan biri tarafından yapılması, bu rant çarkının içindeki çeteleri çok iyi bilen ve tanıyan biri tarafından yapılması şüphesiz çok önemli.
7)Vatan millet retoriği giydirilerek oluşturulan, ihale, uyuşturucu, petrol, silah, bahis ve fuhuş gibi çok çeşitli ve çok yönlü rant çarkının islami söylemlerle harmanlanarak nasıl işletildiğini somut bazı donelerle ortaya koyması önemlidir.
8) Erdoğan, Bahçeli, Soylu üçlüsünün zorunlu ittifakının üzerine vatan-millet, din örtüsü örtülmüş çıkar çetelerinin, Ayasofya şarlatanlarının zorunlu ittifakı olduğu gerçeğini ifşa etmiş oldu.
Sedar Peker’in itirafları öteden beri söylediğimiz çürümüş, yozlaşmış, kokuşmuş yalan, talan ve zulüm çarkına içeriden ışık tutmak için karanlıkta yakılmış bir kibrit çöpü gibidir. Projektörle aydınlatıldığında bunun çok daha vahim ve dehşet verici boyutlarda olduğu görülecektir. Milyonlarca insan yoksullukla cebelleşirken, çocukları sınır boylarında vurulurken, bunun üzerinden kandan beslenen, savaş şarlatanlarının, kan emicilerin nasıl karunlaştığı daha iyi anlaşılacaktır. Hedef Türkiye’dir lafının koca bir yalan olduğu, tehlike’de olanın Türkiye değil, bunların çıkar çarklarının, rant, kirli ve karanlık ilişkilerinin ifşa olması gerçeği olduğu daha da açıkça ortaya çıkıyor.