Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası “Likidite yönetimi kapsamında atılan sıkılaştırma adımları çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bünyesinde faaliyette bulunan Bankalararası Para Piyasası’nda bankaların borç alabilme limitleri (BAL), 19 Ağustos 2020 tarihinden geçerli olmak üzere gecelik vadede yapılan işlemler için yarıya düşürülmüştür” açıklamasında bulundu.
Dünya Haber Sitesinden İsmet Özkul şöyle diyor:
BDDK’nın formülü, bankalara topladığınız döviz mevduatını Merkez Bankası’na götürüp takas (swap) yaparak TL’ye dönüştürün diyor. Bunun amacı, bankaların elindeki dövizi Merkez Bankası’na aktarmalarını sağlayarak Merkez Bankası döviz rezervlerinin daha yüksek görünmesini sağlamak. Bankalar, AR formülünün kendilerine söylediği bu adımı, büyük ölçüde yerine getirecektir. Bu da Merkez Bankası rezervlerinin, bankalardan takasla geçici olarak alınan bu dövizlerle, hesapta artmasını sağlayacaktır. Ancak bu da dış ödeme yükümlülükleri karşısında Türkiye ekonomisinin döviz rezervlerinin düşük seviyede olmasının yol açtığı kırılganlık ve güvensizliği ortadan kaldırmaya yetmeyecektir.
● BDDK’nın formülünün bankalara söylediği üçüncü şey, topladıkları kaynaklarla yerli özel sektör ve Hazine tahvilleri almaları. Bankalar buna da büyük ölçüde uyacaktır. Bunun Hazine faizlerinin ve genel olarak faizlerin göreli olarak düşmesi gibi bir sonucu olabilir. Ama bunun da dövize talebi artırma gibi hiç istenmeyen bir yan etkisi olur.
● BDDK’nın formülünün bankalara söylediği dördüncü şey ise bankaların kaynaklarını, Hazine ve özel sektör tahvili almaktan çok ve öncelikle kredi vermek için kullanmaları. Kamu bankaları zaten iktidarın isteğiyle kredi hacmini dizginsiz büyütüyorlar. BDDK’nın hedefi, özel bankaları, diğerler önlemlerinin yanı sıra bir de bu formülle kredi hacmini daha da artırmaya zorlamak. Bu zorlama bir ölçüde sonuç verebilir. Ama özel bankaların muhtemel önceliği, kredileri artırma riski yerine Hazine tahvilleri almak olacaktır.